Onaylanmış kuruluşlar, Avrupa Birliği tarafından 1989 yılında kabul edilen Global Yaklaşım programı ile hayata geçmiştir. 1990 yılında kabul edilen Modüler Yaklaşım programı, uygunluk değerlendirme çalışmalarına, ürünlerin taşıdığı düşük veya yüksek risk düzeyine göre farklı yöntemler getirmiştir. Eğer ürün yüksek risk taşıyorsa, bu durumda bu ürünler için muayene, test ve belgelendirme çalışmalarını, kısaca uygunluk değerlendirme çalışmalarını, onaylanmış kuruluşlar gerçekleştirmektedir.

Bir muayene, test veya belgelendirme kuruluşunun onaylanmış kuruluş olabilmesi için, öncelikle bu işlemler için yeterli bir altyapısının bulunması gerekmektedir. Sonrasında bu kuruluşun onaylanmış kuruluş statüsüne getirilmesi için, bulunduğu ülke tarafından Avrupa Birliği Komisyonu’na bildirilmesi gerekmektedir. Komisyon gereken inceleme ve değerlendirme çalışmalarından sonra uygun bulursa bu kuruluşa onaylanmış kuruluş statüsü verir ve Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde ilan eder.

Bu işlemler tamamlandıktan sonra bu onaylanmış kuruluş, sadece bulunduğu ülkede değil, dünyanın her yerinden gelecek uygunluk değerlendirme talepleri için gerekli çalışmaları yapar. Bu bakımdan onaylanmış kuruluşlar, tarafsız ve bağımsız faaliyet göstermek zorundadırlar. Faaliyetleri sırasında, ilgili direktiflerde açıklanan uygunluk değerlendirme süreçleri ile ilgili görevleri yerine getirirler.

Onaylanmış kuruluşun bulunduğu ülke, bu kuruluşların yeterlilikleri bakımından diğer üye ülkelere karşı sorumludurlar. Bu yüzden de onaylanmış kuruluş statüsü almak isteyen kuruluşların yeterliliklerini doğrulamak zorundadırlar.

Ürünlerin üzerinde bulunan CE işareti, ürünün güvenli olduğunu gösteren bir işarettir. Bu uygunluk, direktiflerde yer alan temel gereklilikleri karşılamak anlamına gelmektedir ve bu temel gereklilikler ürün güvenliğine yönelik koşullardır. Bu yüzden de ürünlerin Avrupa Birliği içinde serbest dolaşımını amaçlamaktadır. Ürünlerin performans özellikleri ve kalitesine yönelik koşullar bu temel gereklilikler içinde yoktur.

Oysa Türk Standartları Enstitüsü, direktiflere uygunluk çalışmasını yaparken, direktiflerde yer alan standardlarda öngörülen güvenlik koşulları yanında, ürünlerin performans ve kalite kriterlerini ve üretim yerinin yeterliliğini de göz önünde bulundurur. Böyle olunca, Türk Standartları Enstitüsü tarafından belgelenmiş bir ürün, hem güvenli olması açısından hem de performans ve kalite açısından tüketiciye güvence vermektedir.

Bu özelliği nedeni ile TSE ürün belgelendirme işlemleri, CE belgelendirmeye bir alternatif değildir. Avrupa Birliği ülkelerindeki duruma bakılırsa, CE işareti dışında kalan ürün belgelendirme faaliyetlerinin sürekli arttığı görülür.

Sonuç olarak Türk Standartları Enstitüsü tarafından düzenlenen uygunluk beyanı, dünyanın her yerinde geçerlidir. Bu beyana istinaden ürünler üzerine konulan CE işareti de başta Avrupa Birliği olmak üzere bütün ülkeler tarafından kabul görmektedir.

Ülkemizde faaliyet gösteren TÜRCERT belgelendirme kuruluşu, ulusal ve uluslararası akreditasyon kuruluşlarından aldığı yetkilerle belgelendirme çalışmaları yapmaktadır. Ancak bu çalışmaları yanında, teknik olarak, müşterilerine çeşitli test ve muayene hizmetleri de vermektedir. Eğer CE işareti konusunda hala tereddüt edilen noktalar varsa ve Türk Standartları Enstitüsü tarafından düzenlenen uygunluk beyanının dünyanın her yerinde geçerli olup olmadığı konusunda daha detaylı bilgi almak istenirse, TÜRCERT, konularında uzman ve deneyimli yönetici ve çalışanları ile her konuda hizmet vermeye hazırdır.